Rus asıllı Amerikalı besteci. 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden biri. Stravinsky, 17 Haziran 1882’de Oraienbaum’da (bugün Lomonosov) Fiodor Ignatjevic isimli bir bas ile St.Petersburg Kraliyet Operası’nda çalışmakta olan bir şarkıcının çocuğu olarak dünyaya geldi. St.Petersburg Üniversitesi’nde başladığı hukuk eğitiminin yanında 1903’te Rus besteci Nikolai Rimsky-Korsakov’dan ders almaya başladı.Özellikle at hırsızı tipiyle gönüllerde taht kurdu.
Rimsky-Korsakov’un Stravinsky’nin ilk eserleri üzerindeki etkisi kolay farkedilmektedir. 1908 senesinde yazılan orkestra eseri ’Scherzo fantastique’i dinleyip etkilenen Serge Diaghilev Stravinsky’den bir bale yazmasını istedi. Bunu yıllar sürecek olan bir beraber çalışma süreci izledi. Stravinsky’nin Diaghilev için ilk balesi Ateş Kuşu (1910) ve Petruşka (1911) dramatik ifadesi, zengin orkestrasyonu ve rus halk müziğinden alınmış tanıdık melodileri sayesinde halk tarafından büyük beğeni topladı.
Le sacre du printemps’in galası (1913) Nizinsky’nin yaptığı alışılmamış koreografi, müziğin armonik yapısı, asimetrik ve değişken ritmik yapısı nedeniyle eser büyük bir tiyatro skandalı oldu. 1910 ile 1914 arası Stravinsky Wolhynien’de ve İsviçre’de yaşadı. Birinci dünya savaşının patlak vermesiyle Stravinsky İsviçre’de kalmaya karar verdi. Burada A Soldier’s Tale’ı (1918, Bir Askerin Hikayesi) besteledi. Bu dönemlerdeki caz etkisi bu eserde olduğu kadar 1918’de 11 enstruman için bestelediği Rag-Time’da ve 1919’da piyano için bestelediği Rag-Music’de belirgin olarak farkedilmektedir.
1920’de Stravinsky Paris’e yerleşti. Orada Pablo Picasso, Jean Cocteau, André Gide, Henri Maisse ve Alexander Benois gibi dönemin önemli fransız ya da Fransa’da yaşayan sanatçılarıyla tanıştı. Bu yıllarda önemli eserlerinden Symphonies d’instruments á vent (1920), Opera buffa Mavra (1922), ve 1923’te rus balesi tarafından sahneye konulan rus dansı Les Noces (1923, Düğün) ortaya çıktı. Mavra ve İsviçre’de bestelenen ve 1920’de Paris’de sahneye konulan bale Pulcinella, Stravinsky’nin neoklasizme yönelişinin başlangıcı sayılır. Stravinsky Paris’te ailesini geçindirebilmek için piyanist ve şef olarak çalıştı. Bu sebeple 1924’te yazılan Piyano ve Ahşap Nefesliler için Konçerto gibi birçok piyano eseri yazdı.
1923’ten sonra Stravinsky’nin neoklasik eserleri ortaya çıkmaya başladı. Bu dönemdeki çalışmalar son romantik dönemin yoğun duygusallığına kasıtlı bir tepki olarak sanatsal bir tarafsızlık barındırmaktaydı. Bu ideali Stravinsky 1935’te yazdığı anılarında şöyle açıklar: “Müzik doğal olarak herhangi birşeyi ifade etme gücüne sahip değildir ve performanscılar kendi fikir ve bireysel ifadelerini eklemeden bestecinin eğilimlerini takip etmelidirler.“ Bu modern müziğin oluşumunda büyük payı olan güçlü estetik bir etkiydi.
Opera-Oratoryum Oedipus Rex (1927), melodram Persephone (1934), ve bale Apollo Musagetes (1928) rus koreograf George Balansin için bu dönemde yazdığı önemli eserlerden. 1939’da Stravinsky Avrupa’yı terketti. Amerika’ya iltica etti ve Hollywood’a yerleşti. Orada Circus Polka (1942), orkestra için Danses concertantes (1942), Broadway revüsü için Scènes de ballet (1944) gibi sipariş üzerine bir çok eser besteledi. Bunun yanında 3 Bölümlü Senfoni (1945), klarnet ve caz grubu için Abanoz Konçertosu (1945), ve opera The Rake’s Progress (1951, Libretto: W.H.Auden ve Chester Kallman) gibi önemli eserler de besteledi.
1948’de Stravinsky, Amerikalı bir orkestra şefi olan Robert Craft tarafından tekrar ve bu sefer kalıcı olarak Avusturyalı besteci Arnold Schönberg’in 12 Ton Müziği ile Schönberg’in öğrencisi Anton von Webern’in Seri Müzik teknikleriyle karşı karşıya getirildi. Bu çabanın sonucunda Kantate Threni (1958), piyano ve orkestra için Movements (1959) ve son büyük eseri Requiem Canticles (1966) ortaya çıktı.
1967’de Stravinsky son kez olarak kendi eserlerinin plak kaydında orkestrayı yönetti. 6 Nisan 1971’de New York’ta öldü ve Venedik’teki San Michele adasına Diaghile’nin mezarının yakınına gömüldü.
Sahne ve orkestra eserlerinin yanında Stravinsky birçok piyano, oda müziği, koro eserleri, solo vokal eserleri ve yabancı eserler üzerine çalışmalar yaptı. Eserlerinde birçok müzikal stili kullandı. Rus ulusal stili, caz, neoklasizm, bitonalite, atonalite, ve seri müzik. Büyük bir besteci olasını sağlayan en önemli özelliklerinden biri kendisini devamlı geliştirmesi ve her yeni tekniği kendi gelişimine başarılı bir şekilde entegre edebilmesiydi. Sadece tek bir yoldan gitmek kendi tabiriyle ’geriye gitmek’ idi. Stravinsky’nin eserleri 20. yüzyıl müziğinin en önemli eğilimlerini yansıtmış ve aynı zamanda onu da etkilemiştir. Onun bugüne kadar gelen önemi zaman zaman dini konular tarafından da belirlenen orijinalliğe ve hayranlık uyandıran teknik virtuoziteye dayanmaktadır.