Hukuk alanında yapılan inkılaplar nelerdir?
Hukuksal devrimler, bir ülke tarihinde oluşan yeni bir ulusun, karar alma ya da yaşama alanında yenilikler getirme ve amaçlanan ilkeler doğrultusunda yeni bir sistem oluşturmaktır denilebilir. Hukuk alanında yapılmış olan inkılaplar ise öncelikle laikliğin, demokratik oluşumun, eşitliğin yanı sıra akla ve bilime yapılacak olan hizmetler ile yaşama biçimi ve toplum sistemini oluşturmaktır. Bunun yanında bu sistemi korumak ve geliştirerek daha uzun zaman yaşatmak adına ”aklı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştirmektir.
Hukuk alanındaki inkılaplar;
1) Medeni Kanunun kabulü
2) Ceza Kanunun kabulü
3) Hakimler Kanun kabulü
4) Ticaret Kanunun kabulü
5) Borçlar Kanunun kabulü
6) İcra ve İflas Kanunun kabulü şeklindedir.
Hukuk alanında yapılan bazı değişiklikler kapsamında;
Yargı işleri, Cumhuriyet öncesi dönemde din adamları tarafından görülmekteydi. Kadı olarak bilinen bu yargıçlar, kararları din kurallarına göre verirdi. Yapılan hukuksal devrimler ile eski kanunlar yürürlükten kaldırıldı ve eski düzen mahkemeler de kapatıldı. Daha uygar olan ulusların yasaları örnek alınmaya başlandı. Miras, boşanma, ceza hukuku tekrardan düzenlendi. Hukuk devrimleri sayesinde kadın ve erkek arasında eşitlik sağlandı. Aynı eşitlik miras konularında da uygulanmaya başlandı. Pay alma hakları eşitlendi. Ayrıca kadınlar da erkekler gibi seçme ve seçilme hakkına sahip oldu.
Hukuksal Devrimlerin Ortaya Çıkış Nedenleri
Osmanlı Devleti’nde hukuk sistemi dine ve dini örflere dayalı idi. Tüm bu kuralları aynı zamanda İslam hukukuna uydurmak, Osmanlı Devleti’ndeki esas kanunlardan bir tanesiydi. Osmanlıda yaşayan insanlar Müslüman ve gayrimüslimler olarak ikiye ayrılırdı. Müslümanlar İslam hukukuna tabii tutulurken, gayrimüslimler ise kendi kanunlarını uygulamaktaydılar. Bu durumun sonucu ise aynı devlet çatısı altında farklı hukuksal işlemler neticesinde adalette eşitsizlik olmasına neden oluyordu. Toplumsal ilişkilere baktığımızda burada uygulanan kanunlar İslam hukuku ile eski Türk geleneklerinin birleşiminden oluşan ortak bir örfi kurallara göre uygulanırdı. Bunun yanında ceza, ticaret ve usul hukuku alanlarındaki bazı kanunlar da Tanzimat sonrası Fransa’dan alınmıştı. Ancak tüm bu kanunlar devletin teokratik yapısına ters düşmüş aksaklıklar ve sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nin, yeni çağa ayak uyduracak hukuki ihtiyaçların karşılanmasında yeni bir hukuk sisteminin oluşturması gerekliydi.